Tezer Aktay
Kahve
Nereden bulaştık bu "nitelikli kahve" olaylarına bilmiyorum. Çok uzun zaman öne değil daha ben üniversitedeyken içiyorduk Nescafe 3ü1 Arada'mızı yatıyorduk. Mis gibi glikozumu alıp, kalp ve damar hastalıklarımızı bir gün daha öne çekip huzurlu huzurlu uyuyorduk.
Şimdi öyle mi oysa? Yok bu kahve Kolombiya'nın eteklerinden süzülerek Kamboçya'dan aktarmalı geldi. Yok bunu dokuyan çocuk kör oldu. Yok bunu maymun yedi, sıçtı, temizledik öyle kahve yaptık.
Şaka bir yana ne zaman ki "aaa biz kahve diye yıllardır sulu boya içiyormuşuz" diye aydınlandık, işte o zaman bittik. Resmen o Amerikan filmlerindeki "yahu şu kahveden bir yudum almadan güne başlayamıyorum" diyen itici adam olduk.
Ben bir bağımlıyım. İşin kötüsü hem bağımlıyım hem de iyi kahveden anlıyorum artık. Bu büyük dert. Dandiği mutlu etmez, kalitelisi pahalı.
Ya biz bu doları ne yapacağız? Kahve ya bu kahve. Nasıl 20 TL olabilir?
Şunu istemsizce hep düşünüyorum. Amerika'da kahve seven bir birey mekana girip kendi ülkesinin 20 birim parasını (20 dolar) vererek bir kahve alıyor olsaydı eğer, sanırım Washington'da yönetim değişirdi. Hükumet düşerdi. Biz ise 20 birim para vererek aldığımız kahvemizi keyifle yudumluyoruz. Arap turistin "10$'a İstanbul'da neler neler yedim?" TikTok videosunu izlerken. Very cheap, very cheap deyip duruyor.
Vallahi simülasyonda yaşıyor gibiyiz bu ülkede.
Hele o dayılar. "Çıkar telefonunu göster" dayılardan bahsediyorum. Ya geçen bir rüya gördüm. İnanılmaz. Hala düşündükçe sinirleniyorum.
Rüyamda Eminönü'ndeyim. Benimle "ekonomi nasıl sizce?" röportajı yapıyorlar. Ben de diyorum ki "çok kötü". Sonra bu default "çıkar göster telefonunu amca" geliyor. Bana diyor ki "hadi bana anlat örneklerle. Nasıl kötü ekonomi?" Rüyamda röportajı verirken heyecanlandığım için adama "ekonomi şundan şundan kötü. Bak şu örneklere" diye anlatamıyorum. Anlatamayınca sinirleniyorum ve başlıyorum adamı dövmeye. Ama nasıl dövmek? "Eiyk, eiyk" sesler çıkarıyor yerde ben tekmeledikçe. Sonra uyanıyorum. Resmen baya terli, sinirli ve nefes nefese uyandım. Bize koca bir akıl ve ruh sağlığı borçlusun Türkiye Cumhuriyeti.
Neyse benim geçenlerde filtre kahve makinem bozuldu. Ondan sonra french press'e geçtim. Bu kadar kahve konuşmuşken size "nasıl süper french press kahve demlenir?" anlatmadan olmaz. Kısaca yazayım hemen.
Yalnız ondan önce aklıma şu takıldı. Bu Fransızlar neden kafayı yapışmak, bastırmak, ittirmek ile bozmuş hep? French press, French kiss, French toast...
Gelelim o mükemmel French Press tarifime.
Suyumuzu kaynatıyoruz. Kaynadıktan sonra 1,5 dakika bekliyoruz. Çünkü siz de "Bir Başkadır" dizisinden biliyorsunuz ki 95 derecenin üstündeki su kahvenizi demlemez, haşlar. Kahvenizi yakar.
Kupamızı ve ekipmanımızı sıcak su ile ısıtıyoruz. Kahvemizin biz Instagram için fotoğrafını çekerken hemen soğumasını istemeyiz.
200 ml su için 13 gram kahveyi (yaklaşık iki tatlı kaşığı) french press'imize koyuyoruz.
Eklediğimiz kahvemizi ıslatacak şekilde su ekleyip üzerine saat yönünün tersine karıştırarark 15 saniye bekliyoruz. Bu ön demleme sayesinde kahvemiz daha "kıvamlı" olacak.
15 saniye bittikten sonra suyun tamamını french press'imize ekliyoruz ve 5 dk boyunca demliyoruz.
Hadi afiyet olsun.